22 Şubat 2012 Çarşamba

Afganistan ile Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)

Afganistan ile Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)
Milli mücadele döneminde Afganistan ile iyi ilişkiler kuruldu. Rusya ile Moskova Antlaşması için görüşmelerin yapıldığı sırada Afgan yetkilileri ile dostluk anlaşması imzalandı.

Atatürk (sağ)  ve Amanullah Han ( sol )
Maddeler:
1. Maddi ve manevi menfaatleri tamamen müşterek olan bu iki kardeş devlet ve millet, eskiden beri mevcut olan manevi bağlarını ve tabii ittifaklarını resmi bir anlaşma ile belirtmeye karar verdiklerini;
2. Birbirlerinin bağımsızlıklarını tanıdıklarını;
3. Taraflardan birine yapılacak bir tecavüzün, diğer tarafa da yapılmış sayılacağını ve tehdidi bertaraf etmeyi kabul ettiklerini;
4. Kültürel bağları güçlendirmek için Türkiye'den Afganistan'a öğretmen ve subayların gönderilmesi hususunda mutabakat sağlandığını;
5. Türkiye ve Afganistan arasında zaten mevcut olan dostluk bağlarının daha da kuvvetlendirileceğini kararlaştırmışlardır.
Türk-Afgan Antlaşması 1928 tarihinde Ankara'da yenilenmiş ve yeni antlaşmada ittifak taahhüdü tadil edilmiştir.

Türkiye Afganistan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)

Türkiye Afganistan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)
Türkiye Heyeti Moskova’da bulunduğu sırada, yeni bağımğsızlığını kazanmış olan Afganistan’ın temsilcileri de orada bulunmaktaydı. 1 Mart 1921 tarihinde Türkiye adına Yusuf Kemal ve Rıza Nur, Afganistan adına General Mehmed Veli Han tarafından bir ahitname imzalanmıştır.

Antlaşmanın 2.maddesinde, “Taraflar birbirlerinin istiklâlini tanımayı, bütün şark milletlerinin kurtuluşunu ve hürriyetini bu milletlerin istediği idare tarzına müstakil bir şekilde gerçekleştirme hakları olduğunu belirtiyordu”.

Yine bu antlaşmaya göre; Türkiye Afganistan’a kültürel bakımğdan yardım etmeyi, subay ve öğretmen göndermeyi taahhüt etmiştir. Ayrıca Türkiye ile Afganistan arasında ticaret’in geliştirilmesi, posta teşkilatının kurulması ve iki taraftan birinin tanımadığı antlaşmayı diğerinin de tanımaması gibi hususlar yer almıştır.turkeyarena.net Antlaşmadan sonra Afganistan Hükümeti Ankara’ya elçi göndererek T.B.M.M Hükümetinin yanında yer aldığını göstermiştir. Afganistanın bu hareketi İslâm dünyasında T.B.M.M için olumlu bir etki yapmıştır.

T.B.M.M’nin doğulu devletlerle ilk dostluk antlaşması olan bu antlaşmayla günümüze kadar devam eden TürkğAfgan kardeşliğinin temelleri atılmıştır.

Uluslararası Konferanslar Afganistan’a Barış Getirecek mi?

Uluslararası Konferanslar Afganistan’a Barış Getirecek mi?
Sercan Doğan, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı

Türkiye 2 Kasım 2011 tarihinde “Afganistan için İstanbul Konferansı"na ev sahipliği yapacaktır. On yıldır süregelen Afganistan sorunu ile ilgili bölgesel ve/veya uluslararası konferansların ne ilki ne de sonuncusu olacak bu konferansın açılışı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai tarafından yapılacaktır. Bilindiği gibi, bu konferans Afganistan Uluslararası Temas Grubu çerçevesindeki Bölgesel İşbirliği Çalışma Grubu’nun Haziran 2011’deki toplantısında kararlaştırılmıştı. 2011 yılı aynı zamanda Afganistan’daki uluslararası operasyonun onuncu yılı olduğundan ötürü Almanya’da 2001’de yapılan Bonn Konferansı’nın devamı niteliğinde ikinci bir Bonn Konferansı toplanacaktır. Aralık 2011’de Bonn’da Afganistan öncülüğünde toplanacak bu konferansa geniş bir uluslararası katılım hedeflenmektedir.

Son yıllarda Afganistan sorunu ile ilgili olarak bir konferans yoğunluğu gözlemlenmektedir. 2001 öncesinde uluslararası ilgiden yoksun kalmış olan bu ülkedeki sorunlar 11 Eylül saldırıları ile bağlantılı olarak gündeme yerleşmiştir. 21. Yüzyılın ilk on yılında Ortadoğu ve Güney Asya politikaları bağlamında Afganistan ve Irak en önemli başlıklar olagelmiştir. Bu süreçte Irak’taki durumun ABD açısından kötüleşmesi dolayısıyla Afganistan sorununun daha alt bir öncelik sırasına düştüğü de tespit edilmiştir. 2009’a gelindiğinde Afganistan’daki istikrarın sağlanamamış olması, mevcut hükümet yapısının yetersizliği ve ülkedeki iç savaş durumu ABD’yi sorunla ilgili geniş bir bakış açısı benimsemeye mecbur bırakmıştır. Bu anlamda ABD, Afganistan sorununu bir bölge sorunu olarak tekrar kodlamış ve sorunla ilgili olarak bölgesel inisiyatiflerin teşvik edilmesi gerekliliğini, Aralık 2009’da Başkan Obama’nın Afganistan stratejisinde ilan etmiştir.

Afganistan’daki mevcut uluslararası koalisyonun mensupları, Afganistan ile sınırdaş ülkeler, Ortadoğu ve Güney Asya’daki önemli bölgesel devletler ve Avrasya’daki büyük güçler gerek çeşitli organlar kanalıyla gerekse de bu tür kanallara gerek duymaksızın Afganistan konusunda sık sık bir araya gelmektedirler. 2011 sonuna gelindiğinde bu hususun neredeyse bir rutin haline geldiğini söylemek yerinde bir tespit olacaktır. Her konferans öncesinde aynı temenni ve niyetler dile getirilmekte, aynı şekilde her konferans sonrasında da artık gayet tanıdık gelen mesajlar uluslararası kamuoyuna iletilmektedir. Uyuşmazlıkların çözümü açısından uluslararası ve bölgesel girişimlerin önemini yadsımak elbette yanlış olacaktır; ancak Afganistan ile ilgili bu konferans yoğunluğunun, ülke içerisindeki çatışma ortamının iyileştirilmesine ne kadar katkıda bulunduğunu herhangi bir şekilde ölçmek mümkün görünmemektedir. Muhakkak ki kısa ve orta vadede somut iyileşmeler beklemek de yerinde olmayacaktır; ancak bu durum bazı somut adımların atılamayacağı anlamına da gelmemektedir.

Afganistan’daki çatışmanın durdurulması ve barışa yönelik adımların atılabilmesi için geniş katılımlı toplantılardan ziyade düşük katılımlı, amaca yönelik, sürekli ve düzenli girişimlerin varlığının daha faydalı olduğu göze çarpmaktadır. Bu hususta Türkiye’nin 2007’den bu yana Afganistan ve Pakistan ile sürdürdüğü Üçlü Zirve Süreci önemli örnekler sunmaktadır. 1 Kasım 2011 tarihinde Türkiye, Pakistan ve Afganistan Cumhurbaşkanlarının bir araya gelmesi suretiyle altıncısı yapılacak olan bu zirve sürecinde üç ülkenin üst düzey askeri yetkilileri, İçişleri Bakanları, istihbarat başkanları ve ticaret odaları başkanları da birer toplantı yapacaklardır. Ayrıca Üçlü Zirve sonucunda ortak tatbikat ve kurs icrası ile güvenlik alanında eğitim işbirliğine dair iki protokol imzalanmasının öngörüldüğü açıklanmıştır.[1] Üçlü zirve süreci ile ilgili olarak ilk başta gözlemlenebilecek husus dört yıldır istikrarlı bir şekilde sürdürülüyor olmasıdır. İkincisi, bu zirvelerde üç ülke arasındaki işbirliği süreci derinleştirilerek zamanla ekonomi, kalkınma, güvenlik ve eğitim gibi alanları içeren çok boyutlu bir nitelik kazanmıştır. Son olarak ise Türkiye’nin bu iki ülke arasındaki iletişim kanalını açık ve sağlam tutma gayretleri, iki ülke ilişkilerinin gerginlik ve örtülü mücadelelerle örülü tarihinde bir işbirliği sayfası açmıştır.

Afganistan’daki çatışma ortamının yaklaşık otuzuncu yılı ve uluslararası operasyonun onuncu yılı dolarken artık sonu gelmez uluslararası konferansların daha somut sonuçlar doğurması gerekliliği net bir şekilde görülmektedir. Bu bakımdan hem Afganistan’ın içerisindeki siyasi dengelerin hesaba katıldığı hem de Afganistan’ı bölgesel bir perspektiften ele alan yaklaşımların işaret ettiği doğrultuda adımlar atılmalıdır. Bu hususta ise öncelikle bölge devletlerine ve bölgede müspet bir rol oynama gayretinde bulunan Türkiye’ye önemli roller düşmektedir.

  kaynak : www.orsam.org.tr

[1] “Türkiye - Afganistan - Pakistan Altıncı Üçlü Zirvesi Hk”, http://www.mfa.gov.tr/no_-244_-30-ekim-2011_-turkiye---afganistan---pakistan-altinci-uclu-zirvesi-hk_.tr.mfa

89’uncu Yılında Türkiye – Afganistan Dostluğu

89’uncu Yılında Türkiye – Afganistan Dostluğu

02.03.2010 16:20:03

Afganistan ve Türkiye halkları tarihten günümüze ortak inanç, tarih, dil ve kültür havzasında tarihi ipek yolu güzergâhında yaşamış olmanın ve ortak paydalar etrafında buluşmanın getirdiği yakınlıkla iki kardeş millet olarak tarih boyunca tarihin kırılma noktalarında dayanışma içerisinde olmuşlardır.
Türk Milli Mücadelesine Afganistan ve Hindistan gibi Güney Asya halklarının gerek insan gücü gerekse finansman desteği sağlamış olmaları, sözkonusu halkların yakınlaşmasında ve devletlerarası ilişkilerin gelişmesinde çok önemli rolü olmuştur. Örneğin, Kurtuluş Savaşı’nda Afganistan, siyasi ve ekonomik yardımlar yapmıştır Türkiye’ye. Bu savaşta çok sayıda Afganistan gencinin Türk askerleriyle birlikte savaşarak şehit düştüğü bilinmektedir. Çanakkale şehitliğinde bulunan “Mehmet Afganistan” şehitlik anıtı çok anlamlı olup iki milletin kardeşliğini ön plana çıkarmaktadır.
1 Mart 1921’de Moskova’da imzalanan Türkiye-Afganistan Dostluk Anlaşması’yla Afganistan, Ankara Hükümeti’ni ilk tanıyan ülke olmuştur. Türkiye ve Afganistan, o yıllarda İngiliz emperyalizmiyle mücadele etmektedirler. Bu antlaşmayla emperyalizme karşı işbirliği yaparak, tarafların her biri bir emperyalist ülke tarafından saldırıya uğraması halinde diğer tarafı bütün gücüyle destekleyecekleri sözünü vermiştir. Bu antlaşmaya göre Türkiye Afganistan’ın bağımsızlığını tanımış ve kültürel yardım çerçevesinde Afganistan’a öğretmen ve subaylar göndermiştir.
İçinde bulunduğumuz bu günler Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı mücadelesini verdiği yıllarda Afganistan ile imzalanan ilk dostluk anlaşmasının 89. Yıldönümü. Afganistan Dışişleri Bakanlığı’nda bu yıldönümü şerefine bir kutlama yapıldı. Birçok Afgan ve Türk yetkilinin katıldığı resepsiyon iki ülkenin milli marşlarının okunmasıyla başladı. Resepsiyonda Afganistan Dışişleri Bakanı Dr. Zalmay Rasul ve Türkiye’nin Kabil Büyükelçisi Basat Öztürk, iki ülke arasındaki dostluğun gelişimi hakkında davetlileri bilgilendirdi. Afganistan Dışişleri Bakanı Dr. Zalmay Rasul, İHA'ya yaptığı açıklamada, iki ülke arasında 1921’de imzalanan antlaşmanın önemine değindi. Dışişleri Bakanı Rasul, “Eğer iki ülke arasındaki dostluk tarihine bakacak olursak 89 yıldan daha eskiye dayanıyor. İki ülkenin dostluğunun bir anlaşmayla perçinlenmesi ancak 89 yıldır. O zamandan beri dostluğumuz devam ediyor. Afgan halkı, Türk halkını öz kardeşinden daha yakın biliyor. Çok az ülkeye böyle yakın ve kardeşlik hisleri ile yaklaşıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin her konuda gelişim göstermesinden dolayı ben çok mutluyum. Biz Türkiye’nin bu yükseliş ve ilerleyişini kendi yararımıza kullanabiliriz. Sivil konular olsun, askeri konular olsun, kültürel kalkınma konusunda olsun onların tecrübelerinden yararlanabiliriz. Bu dostluğun güçlenerek devam edeceğine inanıyorum” diye konuştu.
Türkiye'nin Afganistan Büyükelçisi Basat Öztürk ise, “1 Mart 1921 yılında imzalanan bu anlaşma ile Türkiye ve Afganistan birbirlerinin bağımsızlıklarını karşılıklı olarak tanıdılar ve daimi dostluklarını bir belgede tescil etmiş oldular. 1 Mart 1921 tarihi, Türkiye’nin kendi kurtuluş mücadelesini verdiği bir dönemdir. Yani cumhuriyetin dahi ilanından önce bu ilişki kurulmuştur. Bunun için iki ülke arasındaki ilişki ve dostluk çok sağlamdır. İki ülke de birbirlerinin zor zamanlarında yardımcı olmuşlardır. Dolaysıyla bugün bu anlaşmanın 89. yılı münasebeti ile böyle bir tören düzenlemeyi uygun gördük. Bu daha önce düzenlenmiş bir etkinlik değil, fakat tahmin ediyorum gelecek yıl bunu daha da güzel bir şekilde organize edebiliriz. Çünkü gelecek yıl yani 90. yılı için böyle bir etkinliği daha ayrıntılı, daha kapsamlı kutlamak yerinde olur” dedi.
Afganistan Uzlaşma Komisyonu Başkanı Sıbgatullah Müceddidi de, açıklamasında, “İki ülke arasındaki dostluk için 89 yıl diyorlar ancak bu dostluk çok eski bir dostluktur. İki ülke dostluğu bir asırdan az değil ama imzalan anlaşma 89 yıllık. İki ülke arasındaki ilişkilerin her zaman çok iyi bir seyri olmuştur. Türk kardeşlerimiz halen eski dostluk ve kardeşliklerini unutmamıştır. Eskiden de Afganistan'da iki önemli konuda Türkler öncülük ediyordu. Biri askeriye ikincisi de tıp. Afganistan’da Türkiye’nin önde gelen doktorları görev yapıyor. Bizim de birçok subay ve generallerimizi Türk subayları yetiştirdi. Onlar eğittiği sürece Afganistan’da komünizm diye bir şey yoktu. Türklerin gitmesi ile Afganistan’ın vaziyeti de kötüleşti. Benim Türkiye’ye karşı ayrı bir alakam ve ilgim var. Şimdi de iki ayımı Türkiye’de geçirdim. Türk halkına saygı ve sevgilerimi yollayarak dostluğumuzun sonsuza kadar sürmesini temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Türkiye’de eğitimini tamamlayan Afgan Milletvekili Alim Sayi ise, “Bugün bizim için bir bayram. İki milletin, iki devletin bir kez daha bayramı. Afganistan’da ve Türkiye’de daha coşkulu daha büyük bir şekilde gerçekten bu iki milletin dostluğunu yansıtabilecek kutlamalarla bu günleri kutlayalım. Tüm Türk halkına sevgilerimi gönderiyorum” dedi.(1)
Bilindiği gibi, Afganistan’da ISAF bünyesinde 100’lerce Türk askeri, 10’larca polis ve 10’larca öğretmen Afgan-Türk okullarında günülü olarak hizmet vermektedir. Ayrıca Afganistan’dan yüzlerce genç Türkiye’nin en kaliteli üniversitelerinin en iyi bölümlerinde burslu olarak eğitim almakta ve 93’lerde başlayan bu sürecin sonucunda 100’lerce Afganistan genci mezun olup, Türkiye’de edindiği bilgi ve tecrübeleri ile Afganistan’a dönerek ülkelerine hizmet vermektedir.
Afganistan – Türkiye Dostluk Anlaşması’nın 89.yılını fırsat bilerek bir değerlendirme yapmanın isabetli olacağını düşünüyorum. Tarihte yapılan yardımlar her ne kadar verimli olsa da, Türkiye bu aşamadan sonra NATO’nun Afganistan’a yaptığı maddi yardımların yönlendirilmesinde daha fazla inisiyatif yüklenmeli ve ülkenin yeniden inşasında karar alma mekanizmalarında yer almalıdır. Bunun yanında, Mezar-ı Şerif ve Kabil gibi büyük kentlerde eğitim merkezleri ve hastanelerin kurulmasında ve idaresinde öncü roller üstlenerek, Afganistan halkının istihdamı için gerekli adımların atılmasını sağlamalıdır. En son ve en önemlisiyse, bir İslam Barış Gücü’nün kurulması konusunda daha fazla görev almalı, bu kuvvetin kurulması konusunda ısrarcı olarak, sözkonusu kuvvetin ISAF’ın görev alanlarını devralmasını sağlamalıdır.
(Khalilullah Rasuli, SDE Afganistan Uzmanı)
---------------------
1 http://www.haberflash.com/haber13722.html.02.03.2010.